top of page

Kaplan korkusu "iyi" birşey midir?

Megalife dergisi röportajımdan:

Megalife: Korkular deyince merak ettim? Bir NLP uzmanın korkuları olur mu? Sizin de korkularınız var mı? Şükrü Terzi: Elbette herkes gibi benim de korkularım vardır... çoğu tamamen korkulması gereken hepimizin korkuları gibi, ölüm, hastalık, sakat kalmak, güneşte yanmak, elektirik çarpması, merdivenden düşmek... ama hemen hemen hepsi olması gereken düzeyde. Yani elektirikli traş makinamla küvete girmem. Siz peki siz girer miydiniz? :) Ama bazı zihinsel korkularım vardı... mesela “terkedilmek” ten korkmak gibi. Tamamen asılsız ve ilişkilerimi de etkileyen bir korku idi. Bu korkudan kurtulunca ilişkilerimi çok daha verimli ve özgür geçirmeye başladım. Tabi tüm korkularımdan burada bahsetmek istemem elbette ;)

Korku zannedildiği gibi olmaması gereken birşey değildir. Hatta korkularımızın bize faydası bile vardır. Bizi hayatta tutar. Kaplan korkusu iyi birşey değil midir? Bu yüzden kafeslerine girmeyiz değil mi? Ama bazı korkular vardır ki aslında bizim için fayda sağlamaz. Örneğin “kelebek” korkusu olan bir danışanım vardı. Kelebek resmi görse bile korku dolu bakışlarla yüzünde bir tiksinme duygusu ile koca gözler ile başka tarafa bakma isteği duyuyor ve garip sesler çıkarıyordu. Bu durum onun için kısıtlayıcı hale gelmişti. Bazen kendini komik veya utanç verici hallere sokabiliyordu bu korkusu. Kelebek ölüm-kalım meselesine yol açacak bir canlı olmadığı için bu korku gereksiz bir korkuydu onun için. NLP ile çözdük.

Ama bazı korkularımız var ki bizlerde sürekli gerginlik ve anksiyeteye yol açıyor. Özellikle günlük yaşamımızdaki aç kalmak, açıkta kalmak, trafikte veya sokakta şiddete maruz kalmak veya yediğimiz şeyden zehirlenmek veya yarınki faturayı ödeyemezsek maruz kalacağımız durum, ay sonunda maaşları ödeyememe korkuları gibi günlük hayatımızdaki küçük ama sürekli korkularımız. Tüm bu korkuların toplamının ismine ben “stres” diyorum. Bazılarımızda bu korkular o kadar sık ve yoğun ki sanki sabah kalktıkları andan itibaren yanlarında gezen bir kaplan var gibi algılıyor bunu beynimiz. Ve beynimizdeki bize kaç-savaş kararını verdiren amigdala denen kısım böbrek üstü bezlerimize adrenalin salgılamasını emrederek bizi tüm gün savaşmaya veya sürekli kaçmaya teşvik ediyor. Bazen bu aylarca yoğun bir şekilde devam ettiği için artık kalıcı davranış bozukları oluşturmaya başlamasının yanında, kalp ve damarlarımız gibi fizyolojimiz üzerinde de olumsuz kalıcı etkiler bırakabiliyor. Biliyor muydunuz saniyenin 40’ta biri kadar bir hızla adrenalin denen hormon tüm vücuda yayılır; ve vücuttan atılması ise tam tersine günler sürer? Bu nedenle ki stres için çağın vebası diyorum ben. Genetik olmayan pek çok hastalığın sebebinin stres olduğu düşünüyorum.

Featured Posts
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Instagram Social Icon
  • Google+ Basic Square
bottom of page