Sevginin formülü bulundu!

Sevgi'nin bir Formülü var mı?
Bir insanı sevmek için pek çok nedenin vardır; kaşı-gözü, boyu-posu, işi-gücü, sesinin tonu gibi özellikleri. Kısacası o kişinin özellikleri kafandaki ideal sevilecek kişi kalıbına uyar. Onun kafasındaki aynı tipte ideal bir kalıp var ve diyelim ki sana uydu. Birbirinizi buldunuz, seviyorsunuz. En azından sen biliyorsun onu sevdiğini. Ama o kişinin seni sevdiğini nasıl anlarsın? Senin fikirlerine değer verir, saygı duyar, seni anlar değil mi? Senin değer verdiğin şeylere o da değer verir. Sana kalbini emanet eder. Yalan söylemez. Dürüsttür. Her şeyini anlatır. Seninle ilgilenir, arar sorar, ilgilenir, sana değerli bir bitki gibi bakar değil mi? En azından yeni başlayan ilişkide hep böyle olur :-) Böylece o kişinin seni sevdiğini anlarsın değil mi? Peki burada olup biten nedir?

Sevgiyi tanımlamak zordur. Evet, sevgi, o içinde hissettiğin sıcak bir duygudur doğru. Yaşamda etrafındaki şeylere karşı bir bağdır doğru. Pek çok tanımlama vardır. Hatta kendi kafanızda da böyle bir tanımlama olabilir. Ama hiçbir tanım sevginin tam olarak ne olduğunu ve sevmek için tam olarak ne yapmamız gerektiğini açıklamaz bize. Sevgi nedir, nasıl severiz? Bu duygunun kimyasında seratonin, oksitosin, endorfinden başka neler vardır? Neden bazen severken bazen sevmeyiz? Sevgi 10 dakika önce varken birden nereye gider? Bir anda kaybolan bir anda geri gelen bu sevgi denen şey nedir? Nereden bileceğiz hissettiğimiz şeyin sevgi olduğu? Merhametten, kıskançlıktan, şevkatten, kibirden nasıl ayırt edeceğiz sevgiyi? Nereden bileceğiz birisini sevdiğimizi? Onun bizi sevdiğini? Var mı bunun bir formülü? Evet var! Size bu yazımda, kendi deneyimlerime göre, yani kendimce "Sevgi" denen şeyin içinde neler olduğu konusundaki fikirlerimi aktaracağım. Hemfikir olursunuz olmazsınız bilemem. Ama en azından elinizde karşılaştıracağınız bir şey olur. Belki siz kendi formülünüzü kendiniz geliştirirsiniz en sonunda.
Şimdi, yani sevginin sevgi olabilmesi için bu formülün ilk bileşenin öncelikle "saygı" olması gerekir. Evet, sizin gibi ben de defalarca duydum bunu. Hep de hoşuma gitti ve bence doğru. Ama saygı derken neyi anladığımız önemli. Saygı demek karşında sevdiğin kişiyle kurduğun iletişimle başlayan bir dizi davranış kalıbı değişikliği olmak zorunda. Onunla konuşurken saygılı olduğun kadar onun düşüncelerine ve isteklerini de saygıyla karşılamak gerekir. Onun tüm isteklerini kabul etmek zorunda olarak algılanmasın lütfen. Ama saygıyla karşılamak ve düşüncelerini saygıyla ifade etmek zorundasın. Konuştuğun şive egeli veya doğulu veya karadenizli olabilir, ama karşındakine ona saygı duyduğunu kelimelerinde de göstermelisin.
Sevgide olması gereken diğer element ise "empati" dediğimiz kendini o kişi yerine koyma yetisinin gelişmesi. Dünyayı bazen sevdiğinin gözünden görmen, sevdiğinin kulağından duyman, onun gönlünden yaşamalısın ki o olasın. Oun yerine geçmeden, o olmadan sevemezsin. Sevmek iki kişinin bir olmasıdır derler ya, işte ancak empati ile sevdiğinle bir olursun.
Bu yemeğin daha lezzetli olması için eklenmesi gereken diğer bir önemli çeşni de "vefa" dediğimiz şeydir. Yani yapılan güzel şeyleri unutmamak. Sevdiğinin senin için yaptığı şeyleri takdir etmek ve hatırlamak. Sevdiğinin sevdiği şeylere de değer vermek. Onları anmak, yüceltmek. Anmak. Anımsamak. Sevdiğine ve sevdiklerine karşı vefalı olmak.
Biraz da "güven" yoksa sevgi yavan olur değil mi? Sevdiğine koşulsuz güveneceksin. Şimdi yok artık o kadar da değil diyenleriniz olabilir. Hatta güvenip başınıza türlü işler de gelmiş olabilir; aldatılmış, kandırılmış, terk edilmiş bile olabilirsiniz. “Güvendim de ne oldu?” gibi sitemler duyar gibiyim. Ama sen sevdiğini sayarsan, empati duyarsan, vefalı olursan ve bir de hem ona hem de kendine güvenirsen sevgin gitgide daha güçlü olur ve o başına gelen bir daha gelmez. Güveni sadece karşıdakine değil kendine de güvenmek olarak değerlendirmelisin. Kendine güvenmen seni daha güçlü yapacaktır. Kendine güvenmeyen birini sen sever misin? Bunlar doğru, güvenin bana :-)
Ve tabiki son çeşni olan "ilgi"nin de eklenmesi gerek. İlgiyi daima taze tutmak gerek. Sevdiğinin hayatıyla, hayalleriyle, fizik-ruh sağlığıyla ilgilenmen gerekir. İnsan sevdikleri ile ilgilenir. Arar sorar, bir şeyler yapar. Tıpkı bir bitki gibi. İlgilenilmeyen bir bitki solar ve ölür. Bunlar bildiğin şeyler aslında ama uyguluyor musun? Bu kadar basit aslında.
Tüm bunları aynı anda yapın işte o zaman seviyorsunuz demektir. Ve eğer size yapılıyorsa seviliyorsunuz demektir. Yani sevgi bilinçli bir eylemdir. Edilgen değil etkendir. Sadece seni seviyorum diyerek sevemezsin. Sevgini göstermen, yaşatman, karşındakine deneyimletmen gerekir. Sen yapmazsan inan gelir başka biri bunu yapar. Tıpkı ilk sevdiğinde senin yaptığın gibi. ;-)

Ee tabi biraz yorulacaksınız zaman zaman. Sevmek zahmetli oluyorsa ve yoruyorsa eğer sevilen kişi dengeyi bozmuş demektir. Denge eğer ilgide bozulmuşsa ilgiyi azalt, empatide ise empatiyi, vefada ise vefayı azalt, saygı da ise saygıyı azalt, güvende ise güveni. Unutma sevgi bilinçli bir eylem. Sevmeyi kısa süreliğine bırakabilirsin de. Yapmayı sevdiğin, seni dinlendiren başka şeyler yapabilirsin. Kitap okumak, yoga, bir arkadaşınla buluşmak, uyumak. Sevmeye ara vermek gerek ki bazen dengeler yeniden sağlansın.
Aranızda bazılarınız bir şeyin formülize edilmesinden hoşlanmıyor olabilir. Ama bakın bakalım gerçekten bu formül doğru mu? Sonuçta elma binlerce yıldır ağaçtan düşüyor. Ama onu düşüren yerçekiminin bile bir formülü var. Bunu bilenle bilmeyen hiç bir olur mu? Bilinçli mi seveceksin yoksa bilinçsiz mi?
Unutmadan, bu yazıyı okuyan herkes eminim sevgi deyince hemen erkek-kadın arasındaki ilişkiyi hayal ediyordur. Ama sevgi etkileşim kurduğunuz her yerde var olan bir şeydir. Sevgilinizi, eşinizi severken geçerli olan bu formül kedinizi, köpeğinizi, babanızı, arkadaşınızı, işinizi severken de geçerlidir. Peki kendiniz sevmek için sizce bu formül doğru mudur? Bence değişmez. Bence.
Son olarak farkettiniz mi bilmiyorum ama sevginin ne olduğunun formülü hep gözümüzün önünde öylece duruyormuş. Sevgiyi gördüğün duyduğun her yerde formül oracıktaymış. Her telaffuz ettiğinde, her yazdığında. Sen de görebildin mi? Gördüysen aşağıya yorum yaz lütfen.
S.aygı
E.mpati
V.efa
G.üven
İ.lgi
Bu kadar basitmiş aslında değil mi?
Hepinize sevgiler
Şükrü Terzi
NLP Uzmanı ve Eğitmeni